Cumhuriyetimizin 98. kuruluş yıldönümü münasebetiyle Sarıyer’in sokaklarında 29 Ekim heyecanı başladı. İlk etkinliğin yapıldığı Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi Prof. Dr. Mithat Baydur’u ağırladı. Cumhuriyetin değerlerinin hatırlatıldığı “Cumhuriyet Bir Erdem ve Eşitlik Mücadelesidir” başlıklı konferansta erozyona uğramış değerlerimiz üzerinde duran Baydur, anekdotlarla süslediği konuşmasında birçok önemli noktaya da değindi.
Sarıyer Belediyesi Cumhuriyet kutlamalarına günler öncesinden başladı. Her yıl büyük bir önemle hazırlanan kutlamaların ilki bugün Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi’nde Prof. Dr. Mithat Baydur’un katılımı ile gerçekleşti. Konferansa Burhan Şenatalar, Gürsel Tekin, Uluç Özülker ve İlhan Kesici gibi önemli isimlerin yanı sıra çok sayıda Sarıyerli vatandaş katıldı. Konuşmasında kaybedilen değerlerimizin neler olduğuna ve yeniden kazanmak için neler yapılması gerektiğine değinen Baydur, “Cumhuriyet bir aydınlanma projesidir. Cumhuriyet dünyayı algılama becerisi olan, analiz yeteneği olan insanlar yetiştirmek ister” dedi.
"ATATÜRK'ÜN DEĞERİNİ ANLAMAK LAZIM"
Birbirinden değerli ve önemli konuların altını çizen Baydur konuşmasında şunlara değindi: “Cumhuriyetin kadrolarını büyük yapan tarihsel akıştaki okuyabilme becerileridir. Bu çok olağanüstü bir şeydir, tarihin akışını görmüşlerdir. Cumhuriyet esasında bilen, araştıran, analiz yeteneği olan, geleceği okuyabilme yetisine sahip donatılmış bir insan modeli üzerine kurgulanmıştır. Buna rağmen Kanal İstanbul'u tartışıyoruz. Devlet adamı gelecek kuşakları, politikacı ise gelecek seçimleri düşünür. Cumhuriyet de gelecek kuşakları düşünüyordu. Cumhuriyet bir aydınlanma projesidir. Dünyayı algılama becerisi olan, analiz yeteneği olan insanlar yetiştirmek ister cumhuriyet. Atatürk'ün değerini anlamak lazım, o zaman ve mekân ötesi bir mücevherdir, o giderse Türkiye gider. Onu atfettiğimiz zamanı anlamak için gösterdiğimiz bütün çabalarda kendimizi loş bir labirentte buluyoruz ve bu labirentten çıkarken onun ne kadar kıymetli olduğunu keşfediyoruz.
Şimdilerde mesela laiklik anayasadan çıkarılsın diye bir tartışma başlatıldı. Benim ömrüm Boğaziçi Üniversitesi'nde geçti. Orada okudum, öğretmenlik yaptım. Biz var olan sorunları toplumla birlikte, kendi içimizde hallettik. Başörtülü arkadaşlarımız vardı, biz bunları kendi aramızda çözdük, toplum çözdü.
Daha ne istiyorsunuz? Anayasanın 4 maddesi değiştirilsin diyorlar. İlk dört madde şöyle; Türkiye bir Cumhuriyettir. Cumhuriyetle mi derdiniz var? Başkenti Ankara'dır. İstanbul'a mı gelmesini istiyorsunuz, Ankara ile mi derdiniz var? Sosyal hukuk devletidir. Demokrasiyi mi istemiyorsunuz, hukuku mu istemiyorsunuz? Peki, bunların yazılmasını isterseniz dünyaya nasıl bakacaksınız?”
“BİZİM DAVAMIZ SEVGİ VE AŞKI EGEMEN KILMA DAVASI”
Konuşmasının devamında “Heykel sevmiyorsunuz, resim sevmiyorsunuz ama biliyor musunuz ki son Halife Abdülmecid mayo ile denize giriyordu. Siz biliyor musunuz ki Abdülhamit çok iyi bir ressamdı, konçerto bestelemişti” diyen Baydur, Cumhuriyet döneminde muhafazakâr küme ile seküler kümenin yan yana yaşadığını ve kimsenin bir sorununun da olmadığına vurgu yaptı. Konuşmasına devam eden Baydur son olarak şunları söyledi: “Arkadaşlar, Cumhuriyet kadroları hazır rezervler bulamadılar. Hazır sanayi tesisleri bulunmadılar. Büyük yokluklar içerisine geldiler. Gelirlerine ipotek konulan bir imparatorluğun çocukları olduğu için borçtan sakındılar. Yani tarihten ders aldılar, onun için gelişigüzel borçlanmadılar. Ve borçlanmamasına rağmen de sıtmada, bebek ölüm oranında, aşağıda fevkalâde büyük atılımlar yaptılar. Bizlerin bir davası olmalı, cumhuriyete sahip çıkma davası. Atatürk'ün hayal ettiği gibi yeryüzünü bir barış cenneti haline getirme davası. Sevgi ve aşkı egemen kılma davası.”