Yaşanan Elazığ depremi Türkiye hakkındaki gerçeği bir kez daha ortaya çıkardı. Ülkemizin aktif deprem fayları üzerinde bulunması ve deprem kuşağında yer alması nedeniyle çoğu zaman küçük ya da büyük depremler yaşıyoruz. 2020’nin ilk ayında birbiri ardına yaşanan depremler can yakarken İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde Prof. Dr. Zeki Hasgür, Prof. Dr. Metin Aydoğan, Doç. Dr. Necmettin Gündüz onuruna betonarme yapılarla alakalı bir seminer düzenlendi.
Hasgür, Aydoğan ve Gündüz hakkında anlatılanlar ile başlayan seminere İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, İTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünal Aldemir, Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kadir Güler katıldı. Seminerde İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu olan Başkan Genç’te yerini aldı. Konuşmalarda dikkat çeken başlıklar arasında betonarme yapıların yanı sıra gündemde günlerdir yerini koruyan depremler vardı.
HERKESİN ÖNCELİKLE SAMİMİ OLMASI GEREKİYOR
Başkan Genç yaptığı konuşmada bu yapılan sempozyumların çok önemli olduğuna değindi. Günümüzde de genel konu deprem diyen Genç sözlerini şöyle tamamladı: “Yıkılan binaların %99’u kaçak yani mühendislik yardımı almamış, niteliğinin ne olduğu bilinmeyen yapılar. Deprem olduğunda %90’ı yıkılacak. Yapı güvenliğinin olmadığı, binaların doldurulduğu kentlerde yaşıyoruz. Sarıyer’in de %75’i bu şekilde inşa edilmiş. Büyük Millet Meclisi’nde çok önemli bir komisyon kurulmuş. Deprem Araştırma Komisyonu. Ve gerçekten de çok önemli çalışmalar yapılmış, çok doğru şeyler tespit edilmiş ama sonrasına bakıldığında bu tespit edilenlerin hayata geçirilmediğini görüyoruz veya geçirilse bile farklı alanlarda uygulamalar yapılmış. Örneğin 6306 sayılı afet yasası çıkartılmış ama uygulanması gereken alanlarda değil daha çok rant bölgelerini ilgilendiren yerlerde uygulama alanı bulunmaya çalışılmış. Ama beraberinde yanlışlıklar var. Özellikle yapı sistemini seçilmesi konusunda mühendislerin emeği çabası olmalı. Zemin etüdünün ne olduğunu bilmiyorlar. Olayın sonuna gelindiğinde ise yine aynı senaryoları izliyoruz. O zaman bir şeyi kabul etmek lazım. Ne olursa olsun üniversiteden başlayan ve sosyal yaşamda en uç noktaya kadar olan, bu yaşamın içinde olan herkesin öncelikle samimi olması gerekiyor. Ben burada eğitim alan herkesin yaşamlarında başarılar diliyorum ve onların sorumluluklarının bilincinde bu alana katkı sağlayacaklarından en ufak bir şüphem yok.”