Sarıyer Belediyesi, sanatçı Zülfü Livaneli'nin 50. sanat yılına özel bir sempozyum düzenledi. 'Barış ve Özgürlüğe Adanmış Bir Yaşam' adıyla gerçekleşen sempozyuma katılan sanatçı dostları, Livaneli'nin kültür, sanat ve politika yaşamındaki çalışmalarını, 50 yıllık birikimini anlattılar.
Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç'in ev sahipliğinde Tarabya Oteli'nde düzenlenen 'Barış ve Özgürlüğe Adanmış Bir Yaşam' adlı sempozyuma Zülfü Livaneli'nin yanı sıra sanat, edebiyat ve basın dünyasından dostları katıldı. Sempozyumun özel konukları ise Vietnam Savaşı sırasında atılan Napalm bombaları arasında çekildiği bir fotoğrafla savaşın sembolü olan ve bugün 54 yaşında olan UNESCO iyi niyet elçisi Kim Phuc ile Alman piyanist Henning Schmiedt oldu.
Sempozyum, Zülfü Livaneli dostu, yazar ve yönetmen Nebil Özgentürk’ün Livaneli-portre belgeseli ile başladı.
Açılış konuşmasını gerçekleştiren Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç; “Bugüne kadar hiç yaşamadığımız ölçüde; mutlulukların acılara, sevinçlerin hüzünlere, gururların burukluklara, sevgi sellerinin nefrete dönüştüğü günler bunlar. Barış ile birlik ve beraberlik çağrısı yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“Her alanda barışı ve sevgiyi anlatan Zülfü Livaneli”
“Barış için mücadele veren Zülfü Livaneli’yi konuşmak çok önemli” diyen Başkan Genç, konuşmasına şöyle devam etti: “Böyle bir ortamda bize birlik ve beraberliği hatırlatacak önemli kavramların başında gelen müziğe, edebiyata, kültüre ve barışa gönül veren, her alanda barışı ve sevgiyi anlatan, sevgili Zülfü Livaneli’nin 50.sanat yılında bir araya gelmiş olmamız çok daha anlamlı.”
Nazım Alpman: “Livaneli, müziğin Rodos heykelidir”
Belediye Başkanı Şükrü Genç’in ardından konuşan Nazım Alpman; “Bu sempozyum, “Barış ve Özgürlüğe Adanmış Bir Yaşam” sergisi her şeyden önce bir hak teslimi çabası olarak kabul edilmelidir. Sarıyer Belediyesi büyük sanatçılarımızdan esirgenmiş olan toplumsal vefayı özenle öne çıkartıyor.” dedi.
“Mademki bütün savaşlar insanın zihninde başlar, o zaman barış zihnimizde başlasın”
Adına düzenlenen sempozyumda konuşan Zülfü Livaneli: “Şükrü Genç gibi yöneticiler sayesinde Türkiye’nin geldiği bu noktada, iyi niyetin etkisiyle böyle etkinlikler yapılıyor. İnsanların hayatında nasıl kötü günler yaşanıyorsa, ülkeler için de bu geçerli. Bazen dünya kararmış, her şey mahvolmuş gibi geliyor, ama bir gün güneş açıyor. Maalesef ülkemiz bugünlerde kötü zamanlar yaşıyor. Türkiyemizi çok seviyoruz. Bizim ülkemiz de bugünleri aşarak laik, demokratik bir yolda devam edecektir. Namık Kemal’in dediği gibi “Vatan mahzun, biz mahzun” diyoruz. Mademki bütün savaşlar insanın zihninde başlar; o zaman barış zihnimizde başlasın.”
“Kim Phuc, barışın simgesi haline gelmiştir diyen Livaneli “O fotoğraf, zulme başkaldırmanın simgesi olmuştur. Kim, yaşayan bir semboldür” şeklinde konuştu.
“Vietnam Savaşı Simgesi Kız” Kim Phuc Sarıyer’de
Vietnam Savaşı’nda Napalm bombası atıldığı sırada çekilen fotoğrafta, küçük kız olarak yer alan ve savaşın sembolü haline gelen Kim Phuc, Zülfü Livaneli adına düzenlenen sempozyum için Sarıyer’e geldi. Hayatını anlatan belgesel sonrasında sahneye çıkan Kim Phuc, “Burada olmak benim için çok büyük bir onur. Bu bir özgürlük hikayesidir” dedi.
“Dünyayı sevgi dolu bir yere dönüştürmek için birlikte çaba harcayacağız”
Yaşadığı olay sonrası birçok operasyon geçiren ve yaşaması mucize olarak görülen Kim Phuc, affetmeyi nasıl öğrendiğini katılımcılarla paylaştı ve barış mesajları verdi. Phuc: “ Çok acı çektim ve çekiyorum. Ama hayatta kaldım. Öfke duyacağıma, affetmeyi öğrendim. Bu bana verilen bir hediyeydi, bu şekilde özgürlüğe kavuştum. Bu fotoğraf karşısında sevgi, ümit ve affetme ile ilgili mesajlar iletildi. Ben insanları daha çok çaba harcamaya ve çözüm bulmaya davet ediyorum. Resim, sanat, edebiyat ve müzikle insani değerleri hatırlayabiliyoruz. Bugün bizi bir araya getiren, dostum Zülfü Livaneli’nin sanat yılını kutlamak için bir araya geldik. Hayatını barışa adamıştır. Bugünü sizinle paylaşmaktan çok mutluyum. Söz veriyorum, her birimiz her gün kendi tarzımızla bu dünyayı daha güzel, daha eli açık, daha sevgi dolu bir yere dönüştürmek için çaba harcayacağız.” diye konuştu.
Zülfü Livaneli’nin dostluğunu, müziğini, kişiliğini anlatan İnsan Hakları Savunucusu Gazeteci- Yazar Zeynep Oral ise; “Her birimiz seçtiğimiz müzik ile okuduğumuz kitap ile var oluruz ve yolumuzu kendimiz seçeriz. Zülfü’nün, bütün yaşam boyunca seçimlerine baktım. Edebiyat, müzik, yorumcu, beste, insan hakları savunucusu ve barış eylemciliği ile ne yaptıysa, seçimleriyle ne kadar doğru kararlar verdiğini izledim. Onu, Türkiye’ye birlikte türkü ve şarkı söylemesini öğreten bir insan olarak gördüm” dedi. Oral, 12 Eylül 1980 sürecinde Latin Amerika'daki bir etkinlikte "Zülfü Livaneli ve Türkiye" anonsuyla birlikte, salondan "Faşist Türkiye" sesleri yükseldiğini, Livaneli'nin, "Yönetimlerle halkı birbirine karıştırmayın" anlamındaki sözleri ve sıcacık gülümsemesi ile sloganların "Yaşasın Türkiye"ye evrildiğini anlattı.
Müzik ve Livaneli
Sempozyumun ilk oturumunda Alman Piyanist Henning Schmiedt ve Murat Meriç “Müzik ve Livaneli” üzerine konuştu.
Müziğin vatan dili olduğunu söyleyen Schmiedt; “Livaneli’nin sanatını inceledim. Bu müziğin özüne nasıl vakıf olabilirim dedim. Kendisiyle zaman zaman müzik birlikteliğimiz oldu. Onun müziğiyle zenginleştim. Livaneli eğlendirici müzik yapmıyor. Onun bir felsefesi var” dedi. Piyanist Henning piyano eşliğinde Zülfü Livaneli’nin “Yiğidim Aslanım” adlı parçasını çaldı.
Murat Meriç ise “O halktan besleniyor. Halkı, halka anlatan bir müzik yapıyor. Ben de yazılarımda ondan besleniyorum” diye konuştu.
İkinci oturumda Selahattin Duman, Sunay Akın ve Nebil Özgentürk dostluklar ve anılar üzerine, "Kahkaha ve gözyaşı" temalı bir söyleşiyle Livaneli’yi anlattı.
Programın sonunda ise Prof. Onur Bilge Kula, Zafer Köse, Feridun Andaç ve Ayşe Semiha Baban “Edebiyat” üzerine konuştu. Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban aile dostları Zülfü Livaneli ve Yaşar Kemal’in dostluklarını anlattı.
“Barışa ve Özgürlüğe Adanmış Bir Yaşam Sergisi”
Tarabya Oteli’nde gerçekleşen sempozyumun ardından konuklarla birlikte Sarıyer Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’ne geçildi. Burada, Yaşar Kemal ile Zülfü Livaneli'nin bir arada olduğu heykelin açılışı yapıldı. Daha sonra, Livaneli’nin kişisel eşyalarının ve fotoğraflarının yer aldığı serginin açılışı yapıldı, sanatçıya ait özel fotoğraflar ve eşyaları da ilk kez burada sergilendi.